İçeriğe geç

POLONYA Seyahati Bölüm 6- Krakow-Kazimierz-(GETTO) Varşova (Temmuz-2014)

Auschwitz’den çıktıktan sonra ağaçlıklı yolda yürüyüp otobüs saatlerine bakıyoruz. İlk gelen otobüsle Krakow’a dönüyoruz. Otobüs biletini şöförden alabiliyorsunuz. Otobüs garajda durdu. Oradan bir taksiyle oğluma aldığımız kılıc sorununu çözmek üzere bir gün önce adresini aldığımız seyahat acentasına gittik.”Fogra Travel” Bayan oldukça iyi İngilizce konuşuyor. Ona aynı kılcı nereden aldığımızı ve gümrükten geçirmek için ne yapmamız gerektiğini sorduk. Birkaç yeri aradı. Hatta Sırp Havayollarını bile. Bir sonuç alamayınca havaalanında şansımızı denemeye karar verdik. Tabii üzüldük. Acenta Polonyalıları Türkiye’ye götürüyormuş. Özellikle de Antalya yöresine. 

Bu arada yağmur şiddetini arttırdı. Sığındığımız yerde de bizim kılıca benzer kılıclar vardı. Oradan almış olsak onlar fiş veriyor ve üzerine gereken damgayı basıyorlarmış.

Neyse olayı akışına bırakıp biz gezmemize devam ettik. Sırılsıklam bir halde meydandaki bir İtalyan restoranına girdik. Nefis bir yemekten sonra meydanda dolaşmaya devam ettik. St.Mary Kilisesi tüm ihtişamı ile yükseliyor.  İkiz kulelerinden  birinin yüksekliğinin daha az olmasını açıklayan bir hikayesi var. İki erkek kardeşin hikayesi.

Polonya Kralı Boleslaw (1243-1279) hükümdarlığı sırasında Krakow meydanına bir kilise yapılmasını ister. Bu kilisenin iki kulesi olacaktır. İki erkek kardeş bu işe talip olur.Başlangıçta iki kulenin inşaati aynı şekilde yükselmeye devam eder.. Fakat daha sonraları küçük kardeşin yaptığı kule diğerinden daha fazla yükselir. Bunu gören ağabey çok kıskanır ve küçük kardeşini bıçaklıyarak öldürür. O zaman inşaat durur. Ama anlatılanlara göre inşaat gizli güçler tarafından tamamlanır. Ağabey kilisede taktis edileceği gün aynı bıçağı yüreğine saplayıp kendini öldürür ve yüksek kuleden aşağıya düşer.  Bir rivayete göre  karşıdaki Hall’in sütünlarından birinin üzerinde asılı duran bıçak aynı bıçaktır. Bu kilisede her saat başı melodisi yarım kalan bir de trompet sesi duyuyorsunuz. Efsaneye göre Tatarlar ülkeye saldırdıklarında bir asker saldırıyı haber vermek için kuleye çıkıp trompetini çalıyor ama asker boğazından vurulunca melodi yarım kalıyor. Bu ses Polonya radyosunda da çalıyormuş.

Meydanı çevreleyen güzel kafelerden birine oturup bir yandan yağan yağmuru diğer yandan eserleriyle tarih kokan meydanı seyrediyoruz.  Çok keyifli. Masal gibi…


Gece yavaş yavaş çöküyor. Ertesi gün Varşova’ya gideceğiz. Buradan ayrılmak zor ama oldukça yorulduk.Birkaç hatıralık eşya aldıktan sonra eve dönüyoruz. Yağmur hızını arttırıyor.

Sabah erkenden yola koyuluyorum. Acele etmem gerekiyor zira burada gezmek istediğim bir kaç yer daha var. Özellikle Getto‘yu görmeği hedefliyorum. Üzeri muşamba ile kaplı bir city tour arabasına biniyorum.Sabah çok erken geldiğim için zar zor bir tane buluyorum.
9

 Fransızca açıklamaları kulaklık ile dinliyorum. Zaman zaman şöför de anlatıyor.

 

II.Dünya Savaşında Polonya’yı işkal eden Almanlar ülkedeki tüm yahudilerin kollarına yahudi olduklarını belirten bir kolluk takarak, etrafını kalın yüksek duvarlarla çevirdikleri denilen bir bölge oluşturup onları burada yaşamaya zorlamışlar. Bu bölgeleri işkal ettikleri her yerde aynı adla oluşturmuşlar. Krakow Getto’su oldukça büyük. Kazimierz (Eski Yahudi Mahallesi) Getto anlamına uygun bir şekilde burada yaşayanları gurbete düşürmüş. O zamanlar bu mahalle Avrupa’nın en eski ve en tanınmış Yahudi mahallelerinden biriymiş. Getto’larda yaşam çok kötüymüş. Bir odada yedi kişilik bir aile barınıyormuş. İnsanlar az miktarda yiyecekle yaşamak zorunda bırakılıyorlarmış. Binalar pislik içindeymiş. Her tarafta böcekler varmış. Ayrıca kişilere her türlü eziyet yapılıyormuş. Çoğu burada ölüyormuş. Ölmeyenlerde Nazi Kamplarına götürülüyorlarmış. Savaş bittiğinde ancak çok azı sağ kalabilmiş. Burada yapılanlar hakkında bilgi vermişler. Polonya’daki en büyük Getto ,Varşova’daymış.


  Juliusz Slowacki Ulusal Tiyatro. Bahçesi muhteşem. İçine giremedim ama onun da farklı olmadığını düşünüyorum.Barok sitilde yapılmış.Adını Polonyalı şair Juliusz Slowacki’den almış. Yavaş yavaş dolaşıyoruz.Apartmanlar ilgimi çekiyor. Çok değişik mimariler var.

 

Vistül Nehri (Polonya’nın en uzun nehri) Polonya’yı dolaşıp Gdansk’tan Baltık Denizi’ne dökülüyor.


II.Dünya Savaşı’nda Getto’nun tek eczanesi. Sahibi eczacı Tadeusz Pankievviczburadaki yahudi olmayan tek kişiymiş. Yahudilere yardım ediyormuş. Kurtardığı pek çok yahudi olmuş.Edindiği bilgileri bir kitapta( Krakow Getto’sunun Eczanesi) toplamış. Podgórze mahallesindeki eczane şimdi  müze olarak gezdiriliyor.

 22

Kahramanlar Meydanı. Getto’da katledilen Yahudilerin anısına yapılmış bronzdan sandalyeler. Mimar Piotr Lewicki tarafından yapılmış. Burası Getto’dan Nazi kamplarına götürülen kişilerin toplandığı yermiş. Ayrıca trenin son durağı olduğu için diğer gelenler de burada inerlermiş. İnsanlar sürekli yer değiştirmek zorunda kaldıkları için eşyalarını sırtlarında taşırlarmış.

 

Pencerelerde kurtarılan yahudilerin fotoğrafları var.

 

Schindler’in Fabrikasının girişi.

 

Ünlü yönetmen Steven Spielberg’in “Schindler’in Listesi “filmi burada yaşananları konu almış. Schindler burada fabrikası olan Alman bir sanayiciymiş.II.Dünya Savaşında pek çok yahudiyi fabrikasında çalışır göstererek onların hayatını kurtarmış.

29

 

Getto’nun aşılamaz duvarlarından sadece az bir kısım bırakılmış.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir